Öyle bir eser ki, fizyoloji bilimi iç içe mucizeler zincirinin sonuna ulaşabilmiş değil. Gözle görülemeyen hücrelerin bir arada, şaşırmadan, nizam ve intizam içindeki fonksiyonlarıyla canlılığını sürdürmesi, düşünenleri hayrette bırakmaktadır. Gözle görülemeyen mikroskobik bir spermden yaratılan sistemler topluluğunun, mucizevi gelişmelerle olgunlaşarak eserler veren, icatlar yapabilen harika-i hilkat bir insan vücudu haline gelmesini marifetullah (Allah’ı tanıma, anlama, bilme) pencerelerinden alacağımız ışıklarla, ilm-el yakin derecesinde anlamaya çalışarak, iman hazinemizi zenginleştirmeye çalışacağız.

İmam-ı Gazalî (ra) nin teşhisiyle: “İlm-i nücum (astronomi) ve ilm-ül ebdan (anatomi) öğrenemeyen insan, marifetullah araştırmalarında malûldür, eksik kalır, olgunlaşamaz.” Bu yolda ilerleyebilmek için Kur’an-ı Kerim’in yolumuzu nurlandıracak olan: “Zamanı geldiğinde insana mesajlarımızı (evrenin) uçsuz bucaksız ufuklarında ve kendi öz benliklerinde (bulduklarıyla tam olarak anlatacağız ki, bu (vahy)in tartışılmaz bir gerçek olduğu, apaçık ortaya çıksın. Rabbinin her şeye tanık olduğu (nu bilmeleri onlara) hala yetmez mi?” Fussilet.53)(1) Ayetinin rehberliğinde ilerlemeye gayret edeceğiz. Bu çalışmamızda örnek alacağımız, tevhide pencereler açan 33. Söz (Otuz üç pencere) olacaktır. Ahsen-i takvim’de (yaratılışın en mükemmel seviyesinde) yaratılan insan organizmasında, binlerce tevhid penceresi bulunurken, sadece otuz üç pencereyi Allah’ın (cc) yardımına sığınarak, nazara vermeye çalışacağız. Her ne kadar bazı insanların, yaradılış mucizesindeki azameti gördükleri halde, bilerek veya bilmeyerek kendi kendine, tesadüfen, kontrolsüz ve ilimsiz gelişen materyalizmin bilimle kamufle edilmiş son sığınaklarından biri haline getirilen EVRİM yanlışına hala ısrarlı bir şekilde, bağlayabildiklerini görüyoruz. Yaradılış gerçeğinin daha net gösterilmesi amacıyla fizyoloji biliminin inceliklerini, marifetullahın manevî lezzetleriyle bağdaştırarak, idrak etmenin huzur ve sevincini hissettirebilirsek, mutluluğumuz katlanacaktır.

BİRİNCİ PENCERE:

İnsan organizmasının temel canlı birimi hücredir. “Her organ birçok farklı hücrenin, hücreler-arası destek dokusuyla bir arada toplanmasıyla oluşmuştur. Her bir hücre tipi bir ya da birkaç özel işlevi gerçekleştirmek üzere uzmanlaşmıştır. Örneğin her insanda toplam 25 trilyon kırmızı kan hücresi, oksijeni akciğerlerden dokulara taşır. Kırmızı kan hücrelerinin işlevlerinden farklı işlevler yapan 75 trilyon hücre daha bulunur. Yani tüm bedende toplam 100 trilyon hücre vardır. Besinleri enerjiye dönüştüren genel mekanizmalar, tüm hücrelerde temel olarak aynıdır ve tüm hücreler kimyasal reaksiyonların son ürünlerini, kendilerini çevreleyen sıvıya verirler. Ayrıca hemen bütün hücrelerin, kendilerine benzer hücreler üreterek çoğalma yeteneği vardır.

Erişkin bir insan vücudunun %60’ı iyon ve diğer maddelerin sudaki çözeltilerinden oluşan bir sıvıdır. Bu sıvının büyük bölümü hücrelerin içinde bulunur. Üçte biri ise, hücre dışındaki alandadır. Bu hücre-dışı sıvı tüm vücutta sabit bir harekete sahiptir. Dolaşımdaki kanla hızla taşınır, daha sonra kan ve doku sıvıları, kılcal damar duvarlarından DİFÜZYON yoluyla birbirine karışır. Hücre-dışı sıvı içinde bulunan iyon ve besinler hücrelerin canlı kalmasını sağlar. Bu nedenle hücre-dışı sıvı vücudun iç ortamını oluşturur.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Muhammed ESED, Kur’an Mesajı, s.1153 İşaret Yayınları 2021