Türkiye’de siyasal istikrarsızlık, uzun yıllardır devam eden bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu istikrarsızlık, hukuk sisteminden ekonomiye, eğitimden sosyal ilişkilere kadar pek çok alanda etkili oluyor.
Özellikle AKP döneminde, hukuk alanında yaşanan sorunlar, ekonomide istikrarsızlığa yol açmış ve eğitim sisteminin de güvenilirliğini sarsmıştır.
Hukukta istikrarın sağlanması, ekonomik alanda da istikrarın teminatıdır. Benzer şekilde, hukukta istikrarı sağlamak, eğitim ve öğretim müfredatında da istikrarı beraberinde getirir.
Ancak, Türkiye’de yaşanan siyasi gerginlikler ve ideolojik bölünmeler, bu istikrarın sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
***
Hukuk devleti olma idealinden uzaklaşmak ülkenin istikrarını tehdit eden bir durumdur.
Vatan ve millet gibi kavramların siyasi malzeme olarak kullanılması da dikkatle ele alınmalıdır.
Siyasetçilerin, vatandaşları bu kavramlarla oyunu getirmeye çalıştıkları ve bu yöntem ile oy devşirdikleri ortadadır.
Hükumetin hukuka olan saygısızlığı ve hukuktan taviz verme eğilimi, demokratik değerlere zarar verir. Ancak son belediye seçimlerinde görüldüğü gibi, halk bu duruma tepki göstererek demokratik bir sille vurmuştur.
Türkiye’deki siyasal istikrarsızlığın temel sebeplerinden biri, siyasetin ideolojik düşünceler üzerine kurulmasıdır.
Mevcut partilerin demokrasiye olan bağlılığı da sorgulanır durumdadır. Din, Kemalizm, milliyetçilik ve sosyalizm gibi ideolojik akımları temsil eden partiler, demokrasiden uzaklaşmış görünmektedirler.
***
Bu durumda, Türkiye’nin yeniden siyasi istikrara kavuşabilmesi için doğrudan demokrasiyi savunan yeni bir siyasi harekete ihtiyaç vardır.
Ancak bu şekilde hak ve liyakat konuşabilir, ideolojik bölünmelerden arınmış bir siyaset anlayışı benimsenebilir.
Siyasal istikrar, demokratik değerlere bağlılığı olan partiler ve liderler sayesinde sağlanabilir. Bu ise Türkiye’nin hukuk, eğitim ve ekonomi alanlarında istikrarı ancak demokratlar sayesinde elde edebileceğini gösterir.